28 Şubat 2016 Pazar

Dede Korkut

Dede Korkut Kitâbı Oğuz Türklerinin bilinen en eski epik destansı hikayeleridir.
On iki destansı hikâye ve bir önsözden oluşur. İçerdiği hikayeler tarih boyunca dilden dile, anlatıcıdan anlatıcıya aktarılan birer sözlü gelenek ürünüdür. Hikâyeler kulaktan kulağa aktarıldığından dolayı gerçek hâlinin dışına çıkmıştır. XV. yüzyılın ikinci yarısında yazıya geçirildiği tahmin edilir. Oğuzların yaşam biçimlerinden, ekonomisine, inançlarından, giyinişlerine, beslenmelerinden içinde yaşadıkları doğaya kadar pek çok konuda bilgi sağlayan bir kaynaktır. Günümüze ulaşan iki el yazması nüshadan birisi Dresden Kütüphanesi ’nde, birisi Vatikan Kütüphanesi ' ndedir.


Nasreddin Hoca

Nasreddin Hoca Orta Çağ döneminde Akşehir ve Konya'da, Selçuklu veya Osmanlı Devleti döneminde var olduğuna inanılan mizah figürü. Nasreddin Hoca, komik hikâyeleri ve fıkralarıyla hatırlanan ve aynı zamanda popülist bir filozof olan bilgeydi. Kendisi çoğunlukla hazırcevaplılığı ile tanınır.








Sahibi Ölmüş Eşek

Nasreddin Hoca fıkralarıAkşehir`in en iyi avcılarından birisi silahını kuşanmış, ava gitmiş. Her ava gidişinde birkaç tane kurt vuran avcının akşam geç vakit olup halen dönmediğini öğrenen oğlu, komşularıyla beraber onu aramaya gitmiş. 

Ormanda bir ara eşeğinin anırması duyulmuş. O tarafa doğru koşmuşlar. Biraz ileride avcının soğuk vücuduyla karşılaşmışlar. Baktıklarında birkaç saat evvel eceli ile öldüğünü anlamışlar. Tüfeği de yanında hazır duruyormuş. Eşeğin sesinin geldiği tarafa doğru bakmışlar ki kurt sürüsü eşeği boğmuş yiyorlar.

Nasreddin Hoca yapacak bir şey olmadığını görünce, eşeği hızla yemekte olan kurtlara doğru seslenmiş;

- Yiyin bakalım yiyin. Buldunuz sahibi ölmüş eşeği!


9 Ocak 2016 Cumartesi

EDEBİYAT-TARİH İLİŞKİSİ

Milletler uzun tarihleri boyunca edebiyatla ilgili sayısız eserler meydana getirirler. Edebiyat, bir milletin hayat damarıdır. Edebiyat eserleri olmayan milletler uygarlaşamaz, tarih sahnesinden silinirler. İşte edebiyat tarihi, bir ulusun yüzyıllarca meydana getirdiği edebi eserleri inceleyerek geçirdiği dönemleri kronolojik bir sıra içinde inceleyen bilim dalıdır.
Edebiyat tarihi, edebi eserlerle o eserleri yaratanları sosyal çevresiyle beraber inceler. Böylece atalarımızın duygu, düşünce ve sanat anlayışları hakkında bize bilgi aktarır. Bir başka deyişle edebiyat tarihi bir toplumun edebiyatının işlediği yolu ve geçirdiği dönemleri anlatan, edebiyat hayatını bütün olarak değerlendiren bir bilim dalıdır.
Edebiyat tarihi aracılığıyla değişik çağlardaki kültür birikimimizi tanırız. Toplumların düşünce yapılarını, dünya görüşlerini öğreniriz. Bütün bu bilgiler bir edebiyat eserinin değerlendirilmesinde bize yol gösterir.
Ülkemizde Batılı anlamda edebiyat tarihi çalışmaları Tanzimat döneminde başlar. Bu alandaki ilk kapsamlı çalışma Fuat Köprülü’nün 1928 yılında yayımladığı “Edebiyat Tarihi” adlı eserdir. Ayrıca Ahmet Hamdi Tanpınar, Agâh Sırrı Levent, Nihat Sami Banarlı, Vasfi Mahir Kocatürk bu konuda önemli araştırmalar yapmışlardır.

                  DESTAN DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI 


Destan Dönemi – Mitler               
İnsanların doğa olaylarına duydukları hayranlık mitleri, masal ve destanları oluşturmuştur. Mitler, ilkel insan topluluklarının, evreni, dünyayı ve doğa olaylarını yorumlamak, henüz sırrını çözemedikleri hayatın ve evrenin çeşitli görüntülerini bir anlama bağlamak ihtiyacından doğmuş hikâyelerdir. Destan döneminin ve mitlerin özellikleri şunlardır:
  • Mitler destan döneminde ortaya çıkmıştır.
  • Destan döneminde bilimle evreni henüz anlayamayan insanların deprem, şimşek, yankı, rüzgâr, uyku gibi doğal olaylara göç, savaş, işgal gibi sarsıcı olaylara düş yoluyla olağanüstü nitelikler kazandırmaları mitolojik ögeleri oluşturmuştur.
  • Destanlarda da mitolojik ögelerin etkisi vardır.
  • Destan dönemi bütün milletlerde yaşanmıştır. Bundan    dolayı birbirinden uzak milletlerin destanlarında veya efsanelerinde aynı konular işlenmiştir.
  • Milletler, mitolojik motiflerle süsledikleri geçmişlerini destanlar yardımıyla ifade ederler.
  • Destan döneminde ayrıca, destanları oluşturan çekirdek olaylar yaşanmıştır.
Destanların Özellikleri
  • Destanlar Türk Edebiyatının ilk örnek metinleridir.
  • Milletlerin toplumu derinden etkileyen, tarihî öneme sahip önemli olaylarını (doğal âfetler, savaşlar, göç, yangın vb.) konu edinirler.
  • Manzum ve uzun hikâyelerdir.
  • Olağanüstü olaylar ve olağanüstü özelliklere sahip kahra­manlar vardır.
  • Destanlarda anlatılan olayların geçtiği yer ve zaman bilin­memektedir.
  • Kahramanlar seçkin kişilerdir. (Kral, Han, Hakan vb.) Lider ve kurtarıcı rolündedir.
  • Ait oldukları ulusun ortak görüşlerini yansıtır.
  • Ulusal dilde ve ulusal nazım ölçüsüyle söylenir.
  • Konuları savaş, deprem, yangın, mizah, ünlü kişilerin ya­şamlarıdır.
Destan Döneminin Özellikleri
  • Eski Türklerin şiirlerinde kahramanlık, cesaret, binicilik, at sevgisi, askerlik, savaş, aşk ve tabiat işlenen başlıca konulardır.
  • İslamlık öncesi Orta Asya Türk şiirinin Divan-ı Lügat-it Türk dışında bulunan en dikkate değer örneklerini Uygur alfabeli Turfan metinlerinde görüyoruz.
  • Eski Türk şairlerine Türk boyları arasında şaman, oyun, baksı, ozan gibi adlar veriliyordu. Bu adlar eski çağlarda kullanılmış, geleneklerine çok bağlı Türkler arasında İslamiyet’ten sonra da yaşamıştı.
   Sözlü Edebiyat
     Daha çok Türkler yazıyı kullanmaya başlamadan önce oluşmuş bir edebiyattır. Döneme ait başlıca edebiyat ürünleri sagu, koşuk, sav ve destanlardır. Bu dönem ürünleri Kaşgarlı Mahmut’un eseri Divan-ı Lügati’t Türk’le günümüze kadar gelmiştir.
   Sagu: İslâmiyet Öncesi Türk Edebiyatında, yuğ adı verilen ölüm törenlerinde ölen kişilerin ardından söylenen şiirlere sagu denir.
     Bu tür şiirlere halk edebiyatında ağıt, klasik edebiyatımızda ise mersiye adı verilir.
   Koşuk: İslâmiyet Öncesi Türk Edebiyatında, aşk, doğa, kahramanlık gibi konuları işleyen lirik şiirlerdir. Koşuklar, daha çok sığır (Kazanılan zaferlerden sonra düzenlenen kutlama veya av törenleri) ve şölen (Eski Türklerde çeşitli nedenlerle düzenlenen ziyafetler) törenlerinde söylenmişlerdir.
     “Sagu” ve “koşuk”lar  biçimsel özellikleri (nazım birimi, ölçüsü, uyak dizilişi) bakımından dönemin genel özelliklerine tamamen uymaktadır.
   Sav:
     Bugünkü atasözlerinin karşılığı olan, gözlem ve deneyimlere dayanılarak söylenmiş kısa ve özlü sözlere İslâmiyet öncesi dönemde sav adı verilirdi.

7 Ocak 2016 Perşembe

Gelecekten Kendime Mektup


                                                                                                                 07 OCAK 2030
                                                                                                             İSTANBUL-ŞİŞLİ


SEVGİLİ BEN 
       

        Bugün sana bu mektubu yazarken kendimi deli gibi hissettim kendine mektup yazmak biraz  garip geldi ama eğlenceli bir şeye benziyor.Nasılsın demeyeceğim çünkü nasıl olduğunu az çok biliyorum . Gelecekten sana vereceğim en iyi nasihat oynadığın oyunları azaltman lazım şu an çektiğim çileler çok kötü bu çileleri senin çekmeni istemiyorum bu yüzden sana bu mektubu yazıyorum.''Gelecek elinde değil zihnindedir'' bu sözü değerli hocam derdi ve bende bunu şu anda sana diyorum . Şimdi bu değişik ne diyor diyorsundur çünkü sen bensin.Hayatta arkadaş geçicidir. 30 yaşıma kadar çok arkadaşla tanıştım fakat hiçbiri şu an yanımda değil çünkü hepsi artık kendi sorunlarıyla cebelleşiyor. Ben sana geleceğinden az da olsa bir şeyler söyledim . Geleceğinden bahsetmek istemiyorum sürprizi bozmayı hiç istemem :)
    
       Umarım bu söylediklerimden kendine iyi bir şeyler çıkarmışsındır !!!!


  Çok merak ediyorsan hangi meslekte çalıştığnı şifre halinde verecem (68436347) 



   

2 Ocak 2016 Cumartesi

İkinci Yeni Şiirleri


                  

NE BÖYLE SEVDALAR GÖRDÜM NE BÖYLE AYRILIKLAR 
Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm
Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni
Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları          
                                                (İlhan BERK)
Beni Öp Sonra Doğur Beni 

Şimdi
utançtır tanelenen
sarışın çocukların başaklarında.
Ovadan
gözü bağlı bir leylâk kokusu ovadan
çeviriyor o küçücük güneşimizi.
Taşarak evlerden taraçalardan
gelip sesime yerleşiyor.
Sesimin esnek baldıranı
sesimin alaca baldıranı.
Ve kuşlara doğru
fildişi: rüzgârın tavrı.
Dağ: güneş iskeleti.
Tahta heykeller arasında
denizin yavrusu kocaman.
Kan görüyorum taş görüyorum
bütün heykeller arasında
karabasan ılık acemi
-uykusuzluğun sütlü inciri-
kovanlara sızmıyor.
Annem çok küçükken öldü
beni öp, sonra doğur beni.                                                       ( Cemal Süreya )


MONA ROZA


Mona Roza, siyah güller, ak güller

Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadi kirik kus merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karsi kirli çakallar

Ürkek ürkek bakar tavsanlar daga
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yagmur igri igri düser topraga
Ulur aya karsi kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek

Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakisin ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Acma pencereni perdeleri çek..

Zeytin agaçlari sögüt gölgesi

Bende çikar günes aydinliga
Bir nisan yüzügü, bir kapi sesi
Seni hatirlatiyor her zaman bana
Zeytin agaclari, sögüt gölgesi

Zambaklar en issiz yerlerde açar

Ve vardir her vahsi çiçekte gurur
Bir mumun ardinda bekleyen rüzgar
Isiksiz ruhumu sallar da durur
Zambaklar en issiz yerlerde acar

Ellerin ellerin ve parmaklarin

Bir nar çiçegini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadin
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmaklarin

Zaman ne de cabuk geciyor Mona

Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göge bu kadar
Zaman ne de çabuk geciyor Mona

Aksamlari gelir incir kuslari

Konar bahcenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sari
Ahhh! beni vursalar bir kus yerine
Aksamlari gelir incir kuslari

Ki ben Mona Roza bulurum seni

Incir kuslarinin bakislarinda
Hayatla doldurur bu bos yelkeni
O masum bakislar su kenarinda
Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza

Henuz dinlemedin benden türküler
Benim askim sigmaz öyle her saza
En güzel sarkiyi bir kursun söyler
Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza

Artik inan bana muhacir kizi

Dinle ve kabul et itirafimi
Bir soguk, bir garip, bir mavi sizi
Alev alev sardi her tarafimi
Artik inan bana muhacir kizi

Yagmurlardan sonra büyürmüs basak

Meyvalar sabirla olgunlasirmis
Birgün gözlerimin ta içine bak
Anlarsin ölüler niçin yasarmis
Yagmulardan sonra büyürmüs basak

Altin bilezikler o kokulu ten

Cevap versin bu kanli kus tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapali gece güne
Altin bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller, ak güller

Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadi kirik kus merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
                                      Mona Roza siyah güller, ak güller                                         
   Sezai Karakoç


YERÇEKİMLİ KARANFİL

Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce.                                                                     (Edip CANSEVER)

1 Ocak 2016 Cuma

Divan Edebiyatı ve Halk Edebiyatı Şiir Türleri



Divan Edebiyatı Nazım Şekilleri



A- Nazım Birimi Beyit Olan Nazım Şekilleri


1- Gazel : Beyit sayısı 5 ile 15 arasında değişir. Kafiye düzeni aa – xa – xa – xa … dır. Gazelin ilk beytine MATLA son beytine MAKTA en güzel beytine BEYTÜ-L GAZEL denir. Konu bütünlüğü yoktur. Her beyitte ayrı bir konu vardır. Konu olarak aşk, şarap ve güzellik işlenir. FUZULİ – BAKİ – NEDİM – TAŞLICALI YAHYA.

2- Kaside : 33 ile 99 beyit arasında değişir. Kafiye düzeni aa – xa – xa – xa … dır. Kasideler genelde övgü şiirleridir. Dini konular ve övgü işlenir. TEVHİD : Allah’ ın birliği ile ilgili şiirler. MÜNACAAT : Allah’ a yalvarı yakarış şiirleridir. NAAT : Hz. Muhammed’ in büyüklüğü ile ilgili şiirlerdir. MEDHİYE : Devrin ileri gelenleri övülür. NEF-İ …

3- Mesnevi : Konu olarak klasik halk hikayeleri ve destani konuların işlendiği her beyiti kendi arasında uyaklı nazım birimidir. aa – bb – cc – dd … dir. Beyit sayıları 25.000 e bile ulaşabilir. Konusu genelde aşktır. FUZULİ – ŞEYHİ – NABİ – ŞEYH GALİP ( Leyla ile Mecnun – Hüsrev ile Şirin … )

4- Müstezat : 
Müstezat artık mısra anlamına gelir. Gazel gibidir. Aynı bile denilebilir. Kafiye düzeni ax – bx – cx – dx … dir.

5- Kıt’a : Genellikle iki beyitten oluşan şiirlerdir. Beyit sayısı bazen daha fazla olabilir. Kafiye düzeni genelde olduğu gibi aa – xa – xa – xa … dır. Kıt’a larda nükte, yergi ve fikir konuları işlenir.

B-Nazım Birimi Dörtlük Olan Nazım Şekilleri


1- Rübia : Dört mısradan oluşan ve kendine özgü kuralları olan Rübia’ nın kafiye düzeni aaxa düzenindedir. Bu türde az sözle çok söz söylemek sanattır. Ömer Hayam

2- Tuyuğ :
 Divan Edebiyatı’ na Türklerin kazandırdığı 4 mısradan oluşan bir nazım biçimidir. Kafiye düzeni aaxa dır. Halk Edebiyatı mani’ nin Divan Edebiyatı karşılığıdır. KADI BUHRANEDDİN – NESİMİ – ALİ ŞİR

3- Murabba : 
Felsefe ve aşk konularını inceleyen bir nazım biçimidir. Kafiye düzeni aaaa – bbba – ccca dır.
4- Şarkı : 
Şarkılar bestelenmek için yapıldığından fazla uzun değildir. Divan Edebiyatı’ na Türklerin kazandırdığı nazım şekillerindendir. Değişmez konusu aşktır. NEDİM – YAHYA KEMAL

5- Musammat :


6- Terkib-i Bent : ZİYA PAŞA – BAĞDATLI RUHİ – BAKİ

7- Terci-i Bent : ZİYA PAŞA



Halk Edebiyatı Nazım Şekilleri

A-Anonim Halk Edebiyatı

1- Mani : 7’ li hece ölçüsü ile söylenen, tek dörtlükten oluşan şiirlerdir. aaxa

2- Ninni : 7’ li 8 veya 9’ lu hece ölçüsü. aaaa

3- Ağıt :
 Bir kişinin ölümünden duyulan acı. abab – cccb – dddb – eeeb …

4- Türkü : Türküler 8 veya 11’ li hece ölçüsü. Aşk, tabiat, sevgi ve güzellik konuları işlenir.

B- Aşık Edebiyatı Nazım Şekilleri


1- Koşma : Dörtlük sayısı 3 veya 5 tir. 11 li hece ölçüsü kullanılır. abab – cccb – dddb … Konu olarak aşk, tabiat, sevgi ve güzellik işlenir. GÜZELLEME – KOÇAKLAMA – TAŞLAMA – AĞIT

2- Semai : 8 li hece ölçüsü kullanılır. 3 veya 5-6 dörtlükten oluşur. Güzellik, aşk, tabiat konuları işlenir.

3- Varsağı :
 8 li hece ölçüsü ile söylenir. Semai ile benzerlik gösterir. Varsağı nın Semai den farkı Varsağı da erkekçe yiğitçe bir söyleyiş vardır. Bre – hey gibi ünlemler kullanılır.

4- Destan : Dörtlük sayısı sınırlı değildir. Hece ölçüsü 11 li kalıbıdır. Son dörtlükte şairin mahrası bulunur. Konu olarak savaş, kahramanlık, kavga, isyan, yangın gibi konular, ayrıca dalkavukluk, parasızlık ve gülünç olaylar işlenir.

C- Tekke ve Tasavvuf Edebiyatı Nazım Şekilleri


1- İlahi : Konusu din ve çeşitli insanlardır. Allah’ a yalvarma ve onu övme vardır. 7 li 8 li 11 li hece ölçüleri ile yazılır. İlahiler 3 ile 7 dörtlükten meydana gelir. YUNUS EMRE

2- Nefes : Bektaşi tarikatına ait tekke şairlerinin kendi tarikatlarının düşüncelerini yaymak için söyledikleri şiirlerdir.

3- Deme :
 Alevi ve Kızılbaş şairlerin kendi düşüncelerini dile getirdikleri bestelenen bir nazım biçimidir. 8 li hece ölçüsü kullanılır. 3 veya 5 dörtlükten oluşur.

4- Devriye : Vesin, şekil ve kafiye bakımından ilahiye benzer. Devriye de insanın Allah’ tan gelip yine Allah’ a gideceği konusu işlenir.

5- Nutuk : Şekil yönüyle koçma ya benzer. Tarikata yeni girenlere mürşitlerin bilgi vermek için söyledikleri şiirlerdir.

6- Sathiye : Nefesin bir türüdür. Tanrı ile konuşur ve şakalaşırcasına yazılan şiirlerdir.

D-Batı Edebiyatı’ dan Alınan Nazım Şekilleri


1- Sone : Edebiyatımıza Servet-i Finun devrinde Fransızlar dan girdi. Toplam olarak 14 mısradır. Kafiye düzeni abab – abba – ccd – ede dir.

2- Terza – Rima : Bir başka batı edebiyatı nazım biçimidir. Kafiye düzeni aba – bcb – cdc – d şeklindedir.


Edebiyat 4 Büyük Eser

                       İslami Türk Edebiyatının ilk Eserleri

                      (GEÇİŞ DÖNEMİ ÜRÜNLERİ)

1-Kutadgu Bilig : 
        İslami Türk edebiyatının ilk eseri olarak kabul edilen Kutadgu Bilig,1070 yılında Yusuf Has Hacip tarafınsan kaleme alınmıştır. Kitap,gerek birey gerekse toplum olarak insanların iyi bir siyasetle yönetilip dünya ve ahirette mutlu olabilmeleri için tutulacak yolları , alegorik(sembolik) bir biçimde anlatır.


  Genel Özellikleri
1- Aruz vezniyle yazılmış ilk eserimizdir .
2-Eserin ismi ''mutluluk veren bilgi '' anlamına gelmektedir.
3-Eserin tamamı 6645 beyitten oluşmaktadır,ayrıca 173 de dörtlük bulunmaktadır.
4-Eserin içinde arapça ve farça sözcükler bulunmakla birlikte dili oldukça sade bir türkçedir.






2-Divan-ı Lügati't Türk 
      1072 yılında Kaşarlı Mahmut tarafından kaleme alınmıştır.Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla yazılmış,ansiklopedik özelikler taşıyan bir eserdir.


Genel Özellikler
1-Eserin ismi ''Türk dillerinin sözlüğü'' anlamına gelmektedir.
2-Eserde 7500 Türkçe sözcüğün karşılığı verilmiştir.
3-Sözlü dönem Türk edebiyatı hakkında bilgi veren yazılı tek kaynaktır.
4-Eserde Türkçenin değeri gösterilmektedir.




3-Atabetü'l Hakayık
     12.yy başlarında Edip Ahmet Yükneki tarafından kaleme alınmıştır.Aruz ölçüsüyle yazılmış,dini-ahlaki özellikler taşıyan didaktik bir eserdir . 


Genel Özellikler
1- Eserin ismi ''gerçeklerin eşiği'' anlamına gelmektedir.
2- Beyitlerde aruz,dörtlüklerde hece ölüşü kullanılmıştır.
3- Kimi dörtlüklerde ayet ve hadislere yer verilmiştir.
4- Arap alfabesi ile yazılmıştır ve eserde Arapça,Farsça sözcükler sıkça kullanılmıştır.




4-Divan-ı Hikmet 
      İlk Türk mutasavvıfı olarak kabul edilen Ahmet Yesevi'nin hikmetlerinin toplandığı,dörtlüklerle ve hece ölçüsüyle yazlmış bir eserdir .


Genel Özellikler
1- Hecenin 12'li ve 7'li kalıbıyla yazılmıştır .
2- Esere,Yesevi tarikatına mensup kişilerin ortak kitabı olarak bakılabilir.
3- Doğu Türkçesiyle yazıldığından Arapça ve Farsça çok kulanılmamıştır.
4- Kitapdaki şiirlerde yaratılış,olgunluk,dünya ve ahiret hayatı,İslam dinin kuralları,birtakım dini hikâyeler anlatılmaktadır.